a

Türkiye’nin 2025’te Milli SİHA Kapasitesi: Yeni Modeller, İhracat Başarıları ve Stratejik Etkiler

2025 yılı itibarıyla Türkiye, insansız hava aracı (İHA) ve özellikle silahlı insansız hava aracı (SİHA) üretiminde dünyada söz sahibi olan ülkelerden biri haline gelmiş durumda. Baykar, TUSAŞ ve STM gibi şirketlerin öncülüğünde geliştirilen yerli platformlar, sadece savunma ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor; aynı zamanda önemli bir ihracat kalemi olarak da Türkiye ekonomisine katkı sağlıyor.

Yeni Nesil SİHA’lar Göreve Hazır

2025 yılı itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine yeni nesil platformlar eklendi:

  • Bayraktar TB3: TCG Anadolu gemisine iniş-kalkış kabiliyeti kazanan TB3, deniz konuşlu görevlerde aktif kullanılmaya başlandı. Genişletilmiş menzil ve elektro-optik sistemleriyle sınır ötesi operasyonlarda etkinlik sağlıyor.
  • ANKA-3: Jet motorlu yapısıyla radar izini azaltan stealth (görünmezlik) özelliğiyle dikkat çeken ANKA-3, keşif ve taarruz görevlerinde sahaya indi. Yüksek irtifa ve hız kapasitesiyle stratejik görevlerde tercih ediliyor.
  • KARGU-2 ve ALPAGU: Kamikaze mini İHA sınıfında yer alan bu araçlar, düşük maliyetli ama etkili çözümler sunarak asimetrik savaşlarda önemli rol oynuyor.

İhracat Başarısı: 2025’te Yeni Pazarlar

Türkiye 2025 itibarıyla SİHA ihracatında ciddi bir artış yaşadı. 2024 sonunda 30’dan fazla ülkeye yapılan satış, bu yıl itibarıyla 40’ı geçti. Özellikle Afrika, Orta Asya ve Güneydoğu Asya ülkeleri, düşük maliyetli ve etkili SİHA sistemlerine yöneliyor. Baykar’ın Bayraktar TB2’si halen en çok ihraç edilen Türk SİHA’sı konumunda. 2025’te ihracat yapılan yeni ülkeler arasında Senegal, Tayland ve Moldova öne çıkıyor.

Stratejik Avantajlar

Türkiye’nin SİHA teknolojisine hâkim olması, sadece savunma alanında değil, dış politika ve diplomasi açısından da önemli etkiler yaratıyor:

  • Askeri caydırıcılık: Sınır ötesi operasyonlarda sağladığı etkinlik, Türkiye’nin güvenlik çemberini genişletiyor.
  • Dış politika aracı: SİHA satışı yapılan ülkelerle stratejik işbirlikleri ve ortak tatbikatlar yapılıyor.
  • Ekonomik katkı: Savunma sanayisindeki katma değeri yüksek bu ürünler, ihracat gelirlerini ve Ar-Ge yatırımlarını artırıyor.

Zorluklar ve Hedefler

SİHA alanındaki hızlı gelişime rağmen, karşılaşılan bazı zorluklar da bulunuyor:

  • Elektronik harp tehditleri: Gelişmiş ülkeler tarafından geliştirilen elektronik karıştırma sistemleri, SİHA’ların etkisini azaltabiliyor.
  • Yedek parça ve bileşen bağımlılığı: Bazı elektronik ve optik bileşenlerde dışa bağımlılık halen tam olarak ortadan kalkmadı.
  • Siber güvenlik riski: Otonom sistemlerin dijital olarak hedef alınması, yeni tehdit başlıkları oluşturuyor.

Bu nedenle Türkiye, 2025 ve sonrasında SİHA teknolojisinde tamamen yerli ve milli alt sistemlere geçişi hızlandırmayı hedefliyor. ASELSAN, HAVELSAN ve ROKETSAN gibi şirketler bu dönüşümde kritik roller üstleniyor.

Türkiye’nin savunma sanayisindeki yükselişi, SİHA’larla birlikte sadece teknolojik değil; stratejik, ekonomik ve diplomatik bir güç dönüşümüne işaret ediyor. 2025 bu dönüşümün hızlandığı ve sınır ötesinde daha etkili hale geldiği yıl olarak tarihe geçiyor.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

2025’te Türkiye’de Kuraklık Alarmı: Su Kıtlığına Karşı Alınan Önlemler ve Riskli Bölgeler

HIZLI YORUM YAP