a

2025’te Küresel Göç Dalgası: Sebepler, Sonuçlar ve Yeni Politikalar

2025 yılı, küresel göç hareketlerinin rekor seviyelere ulaştığı bir dönem olarak kayıtlara geçmeye aday. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından açıklanan son verilere göre, dünya genelinde yerinden edilen kişi sayısı 130 milyonu aştı. Bu sayı, yalnızca savaş ve kriz bölgelerini değil; iklim değişikliği, ekonomik zorluklar ve siyasi baskılar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanları da kapsıyor. Göç hareketlerinin bu denli büyümesi, hem insani hem de siyasi anlamda büyük sonuçlar doğuruyor.

Bu yazıda, günümüzde göç dalgalarının temel nedenlerini, en çok göç alan ve veren bölgeleri, yaşanan insani krizleri ve ülkelerin bu sürece nasıl müdahale ettiğini detaylı bir şekilde ele alacağız.

Göçün Temel Nedenleri

Küresel göçü tetikleyen birçok neden olsa da 2025 itibarıyla öne çıkan başlıca faktörler şunlar:

  • Silahlı Çatışmalar ve Savaşlar: Ukrayna-Rusya savaşı, Sudan’daki iç savaş, Myanmar’daki etnik şiddet gibi krizler milyonlarca insanı evlerinden etti.
  • İklim Krizi: Kuraklık, sel, orman yangınları ve deniz seviyesi yükselmesi gibi iklim temelli felaketler, Bangladeş, Pakistan, Afrika’nın Sahel bölgesi gibi ülkelerde kitlesel göçe neden oluyor.
  • Ekonomik Nedenler: Venezuela, Lübnan, Nijerya gibi ülkelerdeki yüksek enflasyon ve işsizlik oranları, halkı yurt dışına yönlendiriyor.
  • Siyasi Baskılar ve İnsan Hakları İhlalleri: Çin’in Uygur politikası, İran’da ifade özgürlüğüne yönelik baskılar ve Afganistan’daki kadın hakları ihlalleri gibi durumlar da zorunlu göçü tetikliyor.

En Çok Göç Veren ve Alan Bölgeler

Göç Veren Ülkeler:

  • Suriye
  • Afganistan
  • Venezuela
  • Myanmar
  • Sudan

Göç Alan Ülkeler:

  • Türkiye (Suriye ve Afganistan göçmenleri)
  • Almanya (Ukrayna ve Orta Doğu)
  • ABD (Latin Amerika)
  • Kolombiya (Venezuela)
  • Polonya (Ukrayna)

Türkiye, yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak dünya sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Ancak son dönemde göçmen karşıtı politikaların ve toplumsal tepkilerin de arttığı gözlemleniyor.

İnsani Krizler ve Kamplardaki Durum

Mülteci kamplarında yaşayan insanların sayısı 40 milyona ulaştı. Birçok kampta altyapı eksik, sağlık hizmetleri yetersiz ve hijyen koşulları çok kötü. UNHCR ve UNICEF gibi kuruluşlar, insani yardımların artırılması için sürekli çağrıda bulunuyor. Ancak bağışçı ülkelerin çoğunda ekonomik sıkıntılar nedeniyle yardımlar azalmış durumda.

Özellikle Afrika’daki bazı kamplarda çocuk ölümleri artarken, kadınlara yönelik şiddet vakaları da endişe verici seviyede.

Ülkelerin Politikaları ve Yeni Yaklaşımlar

Göçmen politikaları dünya genelinde farklılık gösteriyor:

  • Avrupa Birliği, 2025’te yürürlüğe giren yeni Göç ve İltica Paktı ile sorumluluğun üye ülkeler arasında eşit paylaşılmasını hedefliyor.
  • ABD, Latin Amerika’dan gelen göçmen akışını azaltmak için Meksika ile sınırda güvenlik iş birliğini artırdı.
  • Türkiye, göçmenlerin geri dönüşü için Suriye’de “güvenli bölge” politikası yürütüyor.
  • Kanada, nitelikli göçmen kabulünü artırırken insani göçmen kotalarını da yükseltti.

Ayrıca birçok ülke, göçmen entegrasyonu için eğitim, sağlık ve istihdam projelerine hız verdi.

Göç ve Toplumsal Algı

Küresel göç, sadece istatistiksel bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal barış, kültürel uyum ve siyasi denge açısından da çok önemli. Göçmen karşıtlığı dünya genelinde yükselirken, popülist söylemler üzerinden siyaset yapan partiler oylarını artırıyor. Bu durum hem göçmenler hem de yerel halk için riskli bir atmosfer oluşturuyor.

Uzmanlar, göçün tamamen engellenemeyeceğini, ancak iyi yönetilmesi hâlinde sosyal ve ekonomik fırsatlara dönüştürülebileceğini vurguluyor.

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İran, MOSSAD Karargahını Hedef Aldı

HIZLI YORUM YAP