2025 yılı, küresel göç hareketlerinin rekor seviyelere ulaştığı bir dönem olarak kayıtlara geçmeye aday. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından açıklanan son verilere göre, dünya genelinde yerinden edilen kişi sayısı 130 milyonu aştı. Bu sayı, yalnızca savaş ve kriz bölgelerini değil; iklim değişikliği, ekonomik zorluklar ve siyasi baskılar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanları da kapsıyor. Göç hareketlerinin bu denli büyümesi, hem insani hem de siyasi anlamda büyük sonuçlar doğuruyor.
Bu yazıda, günümüzde göç dalgalarının temel nedenlerini, en çok göç alan ve veren bölgeleri, yaşanan insani krizleri ve ülkelerin bu sürece nasıl müdahale ettiğini detaylı bir şekilde ele alacağız.
Küresel göçü tetikleyen birçok neden olsa da 2025 itibarıyla öne çıkan başlıca faktörler şunlar:
Göç Veren Ülkeler:
Göç Alan Ülkeler:
Türkiye, yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak dünya sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Ancak son dönemde göçmen karşıtı politikaların ve toplumsal tepkilerin de arttığı gözlemleniyor.
Mülteci kamplarında yaşayan insanların sayısı 40 milyona ulaştı. Birçok kampta altyapı eksik, sağlık hizmetleri yetersiz ve hijyen koşulları çok kötü. UNHCR ve UNICEF gibi kuruluşlar, insani yardımların artırılması için sürekli çağrıda bulunuyor. Ancak bağışçı ülkelerin çoğunda ekonomik sıkıntılar nedeniyle yardımlar azalmış durumda.
Özellikle Afrika’daki bazı kamplarda çocuk ölümleri artarken, kadınlara yönelik şiddet vakaları da endişe verici seviyede.
Göçmen politikaları dünya genelinde farklılık gösteriyor:
Ayrıca birçok ülke, göçmen entegrasyonu için eğitim, sağlık ve istihdam projelerine hız verdi.
Küresel göç, sadece istatistiksel bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal barış, kültürel uyum ve siyasi denge açısından da çok önemli. Göçmen karşıtlığı dünya genelinde yükselirken, popülist söylemler üzerinden siyaset yapan partiler oylarını artırıyor. Bu durum hem göçmenler hem de yerel halk için riskli bir atmosfer oluşturuyor.
Uzmanlar, göçün tamamen engellenemeyeceğini, ancak iyi yönetilmesi hâlinde sosyal ve ekonomik fırsatlara dönüştürülebileceğini vurguluyor.
İran, MOSSAD Karargahını Hedef Aldı