2025 yılı itibarıyla göç, Türkiye’nin iç ve dış politikasında önemli bir başlık olarak öne çıkmaya devam ediyor. Özellikle Suriye, Afganistan, Ukrayna ve Afrika’dan gelen düzensiz göç akınları karşısında Türkiye, bir yandan sınır güvenliğini artırırken diğer yandan uluslararası anlaşmalara bağlı kalarak insani sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor.
Türkiye, göç konusunda hem geçiş ülkesi hem de hedef ülke olma özelliğini sürdürüyor. Bu durum, sadece sınır güvenliği değil; toplumsal uyum, ekonomik denge ve uluslararası ilişkiler bağlamında da çok yönlü politikaların uygulanmasını zorunlu kılıyor. Bu yazıda, Türkiye’nin 2025 yılında uyguladığı göç politikalarını, sahadaki uygulamaları, alınan yeni tedbirleri ve karşılaşılan sosyal etkileri inceliyoruz.
Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 2025 itibarıyla Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli sayısı yaklaşık 3,1 milyon civarında. Ayrıca Afganistan, İran, Irak ve Afrika ülkelerinden gelen düzensiz göçmen sayısında da artış yaşandığı gözlemleniyor.
Buna ek olarak, 2024’te yaşanan yeni çatışma ve ekonomik krizlerle birlikte Ukrayna’dan gelen sığınmacıların sayısında da yükselme oldu. Türkiye, bu gelişmelere paralel olarak göç yönetimi sisteminde bir dizi yeni uygulamaya geçti.
Doğu ve güney sınırlarında yeni nesil güvenlik sistemleri devreye alındı. Termal kameralar, insansız hava araçları (İHA) ve yapay zekâ destekli izleme sistemleri ile sınır hattı 7/24 kontrol altında tutuluyor. Aynı zamanda Türkiye, göçmen kaçakçılığıyla mücadelede komşu ülkelerle iş birliği çabalarını artırdı.
Türkiye, uluslararası standartlara uygun şekilde gönüllü geri dönüşleri teşvik ediyor. Bu kapsamda, güvenli bölgelere dönüş yapacak kişilere ulaşım, barınma ve geçim desteği sağlanıyor. 2025’te yaklaşık 200 bin kişi, bu programlarla ülkelerine gönüllü olarak geri döndü.
Göçmenlerin sosyal uyumu için yerel yönetimlerle iş birliği içinde projeler yürütülüyor. Belediyelere ayrılan özel bütçeler sayesinde dil kursları, mesleki eğitimler ve entegrasyon atölyeleri düzenleniyor. Okullarda, yabancı öğrenciler için rehberlik birimleri genişletildi.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Avrupa Birliği ile yürüttüğü projeler çerçevesinde hem teknik destek hem de finansal kaynak sağlıyor. 2025 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan yeni anlaşma kapsamında, sınır güvenliği ve sosyal uyum projeleri için 1 milyar Euro’luk fon tahsis edildi.
Göç konusu, 2025 itibarıyla siyasi tartışmalarda daha temkinli ve kurumsal bir yaklaşımla ele alınıyor. Hükümetin “insani ama kontrollü” politikası, bir yandan vatandaşların güvenlik endişelerini dikkate alırken diğer yandan uluslararası hukuk normlarına uygun çözümler üretmeyi amaçlıyor.
Toplumda zaman zaman artan yabancı karşıtlığına karşı kamu spotları, bilinçlendirme kampanyaları ve medya desteğiyle dengeli bir iletişim stratejisi yürütülüyor. Bu sayede toplumsal huzurun korunması hedefleniyor.
Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda Pkk Silah Bırakacak