Faiz oranı, hem bireylerin günlük yaşamında hem de ülkelerin makroekonomik yapısında kilit bir rol oynayan önemli bir finansal göstergedir. Kısaca tanımlamak gerekirse, faiz oranı bir borcun belirli bir zaman diliminde ödenmesi gereken ek maliyetini temsil eder. Genellikle yüzde cinsinden ifade edilir ve borç verenin getirisini, borç alanın da maliyetini gösterir.
Ekonomik sistemin işleyişinde merkez bankaları tarafından belirlenen politika faiz oranı, ülkedeki genel faiz seviyesinin temelini oluşturur. Bu oran; kredi faizlerinden tasarruf faizlerine, yatırım kararlarından döviz kuru hareketlerine kadar geniş bir yelpazede etkili olur.
Faiz oranlarının çok yönlü etkileri vardır. Temel olarak şu alanlarda belirleyici rol oynar:
Her ülkenin merkez bankası, para politikasını yürütürken faiz oranlarını temel bir araç olarak kullanır. Türkiye’de bu görevi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) üstlenir. Merkez bankaları, politika faiz oranını belirleyerek piyasalara yön verir. Örneğin, enflasyon yükseliyorsa faiz artışıyla para arzı kısıtlanır; ekonomik durgunluk varsa faiz indirimiyle kredi teşvik edilir.
Merkez bankalarının faiz kararları, sadece finansal piyasaları değil, yatırımcı psikolojisini ve toplumun ekonomik beklentilerini de şekillendirir.
Faiz oranı genel bir kavramdır ve birçok farklı türü vardır:
Ekonomide “faiz-enflasyon” ilişkisi oldukça önemlidir. Genel kabul gören görüşe göre, faiz oranı artırıldığında piyasadaki para arzı azalır, bu da talebi düşürerek enflasyonu kontrol altına alır. Ancak bazı ekonomistler, faiz artışının maliyetleri artırarak enflasyonu tetikleyebileceğini savunur. Bu nedenle faiz politikalarının etkisi, ekonomik yapıya ve beklentilere göre farklılık gösterebilir.
Türkiye ekonomisinde faiz, hem ekonomik hem de siyasi tartışmaların merkezinde yer alır. TCMB’nin faiz kararları, piyasalar tarafından yakından takip edilir. Özellikle son yıllarda enflasyonla mücadele ve kur dalgalanmaları nedeniyle faiz politikaları sıkça revize edilmiştir. Faiz oranlarındaki dalgalanmalar, yatırımcı güvenini ve bireylerin ekonomik beklentilerini doğrudan etkiler hâle gelmiştir.
Geleneksel faizli sistemin dışında, özellikle İslami finans sisteminde faizsiz bankacılık modeli de tercih edilmektedir. Bu sistemde kar-zarar ortaklığı, kira sertifikaları gibi faizsiz enstrümanlar kullanılarak finansal faaliyetler yürütülür. Türkiye’de katılım bankacılığı olarak bilinen bu sistem, alternatif bir finans anlayışı sunar.
Resesyon Nedir? Ekonomik Durgunluk Döneminde Neler Yaşanır?